NAR SOPASI

Ölümü aklınıza geldiğinde yüreğinizi burkan birisi varsa, vakit geçirmeden sarılın, öpün, gözlerinin içine bakarak sevdiğinizi söyleyin.

***
Şubat ayı. Yerde yarım metre kar var. Damlardan kürelenen kar, gredeylerin temizlediği yollarda biriken karla birleşmiş, dam boyu olmuştu. Bazı köy yollarının kapandığını söylüyorlardı.

Bahçemizdeki ağaçların dalları kırılmak üzereydi. “Küt” diye sesler geliyordu bazen.

Babam dışarıya çıkanları, dikkatli olmaları konusunda sürekli uyarıyordu. Her an tepemizden aşağıya kar dökülebilirmiş.

Tuvalet ve odun dışarıda olduğu için ister istemez çıkıyorduk. Sabah bir, akşam bir olmak üzere günde en az iki kez odun taşıyorduk bir kere. Sobadan sürekli güp, güp ses çıksın istiyordu babam. Ancak günde en az iki kere odun taşımak zoruma gidiyordu.

Bir Aralık İlkokuluna gidiyorduk. İkinci sınıftaydık. Ablam benden iki yaş büyük olmasına rağmen babam ikiz kaydettiği için aynı sınıftaydık.

Dolmuş yoktu o zamanlar. Her gün altı yedi kilometre yürüyorduk. Evimiz üç dört kilometre şehrin dışındaydı. Annemin ördüğü hırka ve yelekleri giyiyorduk okula giderken.

İki çift de eldiven ördürmüştü de bir çiftini getirdikleri için tekini ablam takıyordu. Ben sağ, ablam sol eline takıyordu. Sıkılınca değiştiriyorduk.

Ayaklarımızda da naylon çizmeler vardı.
Ablamınkiler astarlıydı. Aynısından ben de istiyordum, ama babam almıyordu. Seninkiler daha yeni, eskisin, öyle alırım diyordu. Bir an önce yırtılsın istiyordum bu yüzden.

Dar yol dediğimiz Bozbey yolundan gidiyorduk okula. Gerçekten çok dardı. İki kişi yana yana zor yürüyorduk. Sağı solu çalılık ve dikenlik olduğu için takılıyorduk. Bazen hem elbiselerimiz yırtılırdı hem de canımız acırdı. Karşıdan biri geldiğinde kenara çekilir, geçmesini beklerdik.
Baharda çok güzel olurdu ama. Yeşillikler arasında, kuş cıvıltılarını dinleyerek yürürdük. Böğürtlen, kuşburnu, dağın, dut, incir istemediğin kadardı.

Hafta sonu çok kar yağmıştı. Babam Pazartesi okula gitmeyebileceğimizi söylemesine rağmen, biz dersleri kaçırmak istemediğimizi söyleyerek kabul etmedik.

Pazartesi günü heyecanla düştük yola.
Tek korkumuz, bahçesinde köpek olan iki katlı, çatılı evin önünden geçmekti.
Ev gözden kaybolana kadar dönüp dönüp bakıyorduk arkamıza.

Eldivenlerimizi taktık, çizmelerimizi giydik, düştük yola.

Benim sol, ablamın sağ eli cebindeydi. Çoraplarım kalın olmasına rağmen ayaklarım üşüyordu. Kar donmuştu. Basınca kırt, kırt sesler çıkarıyordu. Bazı yerlerde çizmelerimiz kar doluyordu. Çıkarıp döktükten sonra devam ediyorduk yola.

Köpekli eve varınca yoldan çıktık, karşı tarlanın içinden yürüdük.

Sesimizi duyacak, ipinden kurtulup bize saldıracak diye yüreğimiz ağzımızdaydı.

Ne kadar dikkat ettiysek attığımız her adımda kart kurt sesler çıkıyordu. Nefesimizi tutarak uzaklaştık evden.

İki dere, iki çeşme, çokça söğüt, kavak ve dut ağaçlarından sonra şehre vardık.

Bugün de köpeğe yakalanmadan geçmiştik.

Arkadaşlarla buluşacağımız için sevinçliydik. Kayacak, kar topu oynayacak, kardan adam yapacaktık.

Mahallede hiç arkadaşımız olmadığı için okul arkadaşlarımızı çok seviyorduk.

Çarşıda her yer buzdu. Karlar temizlenmişti, ama buz tuttuğu için yürümek hayli zordu.

Okula vardığımızda içeriye girmişlerdi. On dakika gecikmiştik.

Müdür, her zamanki gibi elinde uzunca bir nar çubuğuyla karşıladı bizi.

Uzaktan geldiğimiz için anlayışla karşılayacağını düşünüyor, rahat hareket ediyorduk.

Günaydın dedikten sonra geçip gidecektik.

Merdivenleri çıkarken ayağım kaydı, az kalsın düşecektim.

Tam yanına vardık ki durmamızı istedi.

Yolumuzun üstündeki evin bahçesinde bağlı köpeğin içimize saldığı korkunun on misli bir korku sardı içimizi.

“Buyurun öğretmenim,” dedik sesimiz titreyerek.

“Niye geç kaldınız, açın elinizi,” dedi.

O an da babamın, isterseniz bu hafta gitmeyin sözü geldi aklıma.

Keşke babamı dinleseydim dedim içimden.

Daha az acısın diye eldiven taktığımız ellerimizi uzattık.

“Çıkarın eldivenleri,” dedi. Eldivenleri çıkarırken ikimizin de gözleri sulandı.

Nar çubuğunun acısı hâlâ içimde.

Kar ve kış bana hep nar çubuğunu hatırlatır.

Sevgili öğretmenim. 
Seni seviyorum. 
Nur içinde yat.

YORUM EKLE